Question

خفف يخفف تخفيف من / عن١. كانت تخفف عنه وتواسيه بكلامها وشعرها: هَوّنَه عليه وبسَّطه، أزال عنه مشقَّة، روَّح عنه٢. أمارس الرياضية كي أخفف وزني: قلَّل منه، جعله خفيفًا٣. خفف آلامه: قلَّل من حِدَّتها٤. تعتقد الآن أن هذه المخدة قد يخفف من الآلام التي تشعر بها في رقبتك٥. خَفَّفَ سُرْعَةَ سَيَّارَتِهِ: أَبْطَأَ، قَلَّلَ مِنْهَا، سَارَ بِبُطْءٍ٦. رَأَى الْقَاضِي أَنْ يُخَفِّفَ مِنَ العُقُوبَةِ الصَّادِرَةِ فِي حَقِّ الْمُتَّهَمِ: نَقَصَ مِنْهُ٧. خَفِّفْ رَغَبَاتِكَ: لاَ تُغَالِ٨. خَفَّف الوزنَ/ خَفَّف من الوزن: قلَّل منه، جعله خفيفًا٩. خَفِّف عنك/ خَفِّف من حُزنك: هَوِّن عليك١٠. لا شيء يخفف من تعاندهم١١. آنسته في عزلته لأخفف من حزنه

Accepted Answer

azaltmak, hafifletmek, küçültmek; indirmek, düşürmek; teskin etmek, yatıştırmak; (sıkıntısını/ üzüntüsünü) gidermek1. Onu yatıştırıp konuşması ve şiiriyle teselli ediyordu.2. Kilo vermek için spor yapıyorum.3. Acılarını dindirdi.4. Şimdi bu yastığın boynunda hissettiğin ağrıları hafifletebileceğine inanıyorsun.5. Arabanın hızını düşürdü.6. Hakim, sanık hakkında çıkan yaptırımı düşürme görüşünde.7. Taleplerini azalt.8. Kilo verdi.9. Üzülme.10. Hiçbir şey onların inadını kıramıyor.11. Kederini hafifletmek için, çekildiği köşesinde ona yaklaştım.

من يخفف عنه قلَّل خفف منه جعله خفيفًا