Question

A1  be  var olmakbulunmak

Accepted Answer

verb  /bi   ; strong form biː   / verb be (verb)
 /bi   ; strong form biː   / verb
 
Be fiilinin diğer halleri için sözlüğün arka
kısmında yer alan Irregular Verbs ’e bakınız.
Geniş zamanda
kullanılan be fiilinin Türkçe karşılığı olmadığına dikkat ediniz. 
 
1 [transitive]
 there is/are
to exist; to be present
var olmak
 I
tried phoning them but there was no answer.
 There
are some people outside.
 There
are a lot of trees in our garden.
 2 [intransitive]
used to give the position of sb/sth or
the place where sb/sth is
olmak
 Paula's
in her office. 
Paula ofisindedir.
 Where
are the scissors? 
Makas nerede?
 The
bus stop is five minutes' walk from here. 
Otobüs durağı buradan beş dakika yürüme
mesafesindedir.
 
 St
Tropez is on the south coast. 
St Tropez güney kıyısındadır.
 
3 [intransitive]
used to give the date or age of sb/sth or
to talk about time
olmak
 My
birthday is on April 24th. 
Doğum günüm 24 Nisan'dadır.
 
 It's
6 o'clock. 
Saat 6.
 
 It
was Tuesday yesterday. 
Dün Salı'ydı.
 Sue'll
be 21 in June. 
Sue Haziran'da 21 yaşında olacak.
 
 He's
older than Miranda. 
O Miranda'dan daha büyüktür.
 
 It's
ages since I last saw him. 
Onu en son gördüğümden bu yana yıllar
oldu.
 4 [intransitive]
used when you are giving the name of
people or things, describing them or giving more information about them
olmak
 This
is my father, John. 
Bu benim babam, John.
 I'm
Alison. 
Ben Alison'um.
 He's
Italian. He's from Milan. 
O İtalyandır. Milano'ludur.
 
 He's
a doctor. 
O bir doktordur.
 What's
that? 
O ne?
 A
lion is a mammal. 
Aslan bir memelidir.
 ‘What
colour is your car?’ ‘It's green.’ 
‘Araban ne renk?’ ‘Yeşil.’
 How
much was your ticket? 
Biletin ne kadardı?
 The
film was excellent. 
Film mükemmeldi.
 She's
very friendly. 
O çok arkadaş canlısıdır.
 ‘How
is your wife?’ ‘She's fine, thanks.’ 
‘Karın nasıl?’ ‘İyi, teşekkür ederim.’
 5 [intransitive] [only used in the perfect tenses]
to go to a place (and return)
bulunmak
 Have
you ever been to Japan?
Has/have gone ile karşılaştırınız Julia's gone to the
doctor's cümlesi, ‘gitti ama henüz dönmedi’ anlamına gelir Julia's been
to the doctor's today cümlesi ise Julia'nın gidip döndüğünü anlatır.
IDIOMS
be yourself
to act naturally
doğal davranmak, doğal olmak
 Don't
be nervous; just be yourself and the interview will be fine.
-to-be
 [in compounds]
future
 (tamlamalarda) gelecekteki, müstakbel
 his
bride-to-be
 mothers-to-be

Level	A1
Kind	verb
Front	be
IPA	/bi ; strong form biː / verb
Back	var olmak bulunmak
Back 2	be (verb) /bi ; strong form biː / verb Be fiilinin diğer halleri için sözlüğün arka kısmında yer alan Irregular Verbs ’e bakınız. Geniş zamanda kullanılan be fiilinin Türkçe karşılığı olmadığına dikkat ediniz. 1 [transitive] there is/are to exist; to be present var olmak I tried phoning them but there was no answer. There are some people outside. There are a lot of trees in our garden. 2 [intransitive] used to give the position of sb/sth or the place where sb/sth is olmak Paula's in her office. Paula ofisindedir. Where are the scissors? Makas nerede? The bus stop is five minutes' walk from here. Otobüs durağı buradan beş dakika yürüme mesafesindedir. St Tropez is on the south coast. St Tropez güney kıyısındadır. 3 [intransitive] used to give the date or age of sb/sth or to talk about time olmak My birthday is on April 24th. Doğum günüm 24 Nisan'dadır. It's 6 o'clock. Saat 6. It was Tuesday yesterday. Dün Salı'ydı. Sue'll be 21 in June. Sue Haziran'da 21 yaşında olacak. He's older than Miranda. O Miranda'dan daha büyüktür. It's ages since I last saw him. Onu en son gördüğümden bu yana yıllar oldu. 4 [intransitive] used when you are giving the name of people or things, describing them or giving more information about them olmak This is my father, John. Bu benim babam, John. I'm Alison. Ben Alison'um. He's Italian. He's from* Milan.* O İtalyandır. Milano'ludur. He's a doctor. O bir doktordur. What's that? O ne? A lion is a mammal. Aslan bir memelidir. ‘What colour is your car?’ ‘It's green.’ ‘Araban ne renk?’ ‘Yeşil.’ How much was your ticket? Biletin ne kadardı? The film was excellent. Film mükemmeldi. She's very friendly. O çok arkadaş canlısıdır. ‘How is your wife?’ ‘She's fine, thanks.’ ‘Karın nasıl?’ ‘İyi, teşekkür ederim.’ 5 [intransitive] [only used in the perfect tenses] to go to a place (and return) bulunmak Have you ever been to* Japan?* Has/have gone ile karşılaştırınız Julia's gone to the doctor's cümlesi, ‘gitti ama henüz dönmedi’ anlamına gelir Julia's been to the doctor's today cümlesi ise Julia'nın gidip döndüğünü anlatır. IDIOMS be yourself to act naturally doğal davranmak, doğal olmak Don't be nervous; just be yourself and the interview will be fine. -to-be [in compounds] future (tamlamalarda) gelecekteki, müstakbel his bride-to-be mothers-to-be

Olmak O Intransitive Verb Sb/Sth /Bi Strong Form

be (verb)